Etkili bir iletişim kurmanın ilk adımı, karşımızdakini gerçekten anlamaya çalışmaktır. Konu çocuklar olduğunda ise bu adım, yalnızca sözcüklerin ötesine geçmeyi; onların duygu dünyasına, düşünce biçimine ve en önemlisi seviyelerine inmeyi gerektirir. Çocuğun dilinden konuşmak, onların küçüldüğü dünyaya hapsedilmek değil, yetişkinin bilinciyle çocuğun kalbine bir köprü kurmaktır.
Çocuğun Seviyesine Çıkmak
Bir yetişkin olarak, bir çocuğa bir şey anlatırken çoğu zaman kendi seviyemizden konuşuruz. Oysa gerçek iletişim, bizim çocuğun seviyesine çıkmamızla başlar. Bu; karmaşık kelimeleri sadeleştirmek, soyut ifadeleri somut örneklerle açıklamak, bazen bir oyunun içine yerleştirmek demektir.
Örneğin “davranışlarını kontrol etmelisin” demek yerine, “Gel bu öfke canavarını birlikte uyutalım” demek, çocuğun zihninde çok daha anlamlı bir karşılık bulur.
Aynı Dili Konuşabilmek
Aynı dili konuşmak, aynı kelimeleri söylemek değildir. Çocuklarla aynı dili konuşmak:
- Onları yargılamadan dinlemek,
- Duygularını küçümsemeden kabul etmek,
- Göz hizasına inmek,
- “Bunu senin için söylüyorum” yerine “Seni duyuyorum ve yanındayım” demektir.
Çocuk bir şey anlattığında, onu yarıda kesmek yerine “Bir de senin gözünden duymak istiyorum” dediğimizde, aramızda güven dolu bir bağ oluşur.
Alan Tanımak ve Özgür Hissettirmek
Sağlıklı iletişim yalnızca konuşmakla değil, sessizliğe ve alana saygı duymakla da beslenir. Çocuğa alan tanımak;
- Kendi kararlarını denemesine fırsat vermek,
- Fikir üretmesine izin vermek,
- Duygularını yaşaması için zaman tanımak,
- Hata yaptığında bile yanında olduğumuzu hissettirmektir.
“Acele et!” yerine “Hazır olunca başlayalım” demek, çocuğun içindeki baskıyı azaltır. Bazı anlarda geri çekilip gözlemci olmak, bazen en güçlü iletişim biçimidir.
Hem Sevgi Hem Disiplin: Dengenin Dili
Dilimiz sevgiyle dolu olduğunda çocuk kendini güvende hisseder. Disiplinle yoğurulduğunda ise sınırlarını öğrenir. Bu ikisinin dengesi kurulduğunda, çocuk iletişimi bir baskı aracı olarak değil, bir öğrenme alanı olarak görmeye başlar.
Sınır koyarken bile dilimizi yumuşatabiliriz:
“Bunu yapamazsın!” → “Bu şu an için uygun değil ama başka bir yol bulabiliriz.”
Sonuç
Çocuğun dilinden konuşmak;
“Ben büyüğüm, sen küçüksün” mesafesini,
“Ben senin yanındayım, birlikte öğrenelim” yakınlığına dönüştürmektir.
Ne zaman çocuğun gözlerindeki ışığı görerek konuşur, duygularını anlayarak cevap verir ve onlara nefes alacakları alanı tanırsak; işte o zaman aynı dünyada, aynı dili konuşan iki kalbe dönüşürüz.


